Uyarı: Sevdiklerine daha çok değer ver. 15. yazıda bahsettiğim bir şarkı vardı, Moskova’da neredeyse her sabah radyoda o çaldı. Ne ilginç, dedim, anlamlı olabilirdi, paylaşacak birileri olsaydı, ya da ne bileyim bir önemi olsaydı. İşaretlerden filmler bile var. Shamalayan’ın öyle bir filmi de vardı, uzaylılarlı. Truva’da da baş dinci savaşı tahmin ediyordu. Hektör karşı çıkıyordu.
devamı
Uyarı: Sana kolay, başkalarına zor, başkasına kolay, sana zor Ne zaman mevzu gönül işine gelse… Orada karışıyoruz. Anlayanlar var eminim de, çok karıştırmadıkları için sanırım. Hayır sen istiyorsun ki, o da sevsin seni. Üstüne, senin istediğin gibi de olsun, sana benzesin, yormasın, farklı olmasın… Emin misin sen onu sevdiğine?
devamı
Uyarı: “I love you always forever” Bilmeyen kalmamıştır, arz talep ile açıklanan bir denge haline geçiyor her hangi bir çoklu koordinasyon. Bunlardan bence en önemlisi de ilişkilerdeki. Örneğin iki insan var, çok iyi anlaşacaklar, e ya daha iyi anlaşacak bir başkası da varsa. Yarın bir gün onunla karşılaştıklarında ne olacak. Ya da hadi öyle birisi yok. Var diye varsayarsak, her ilişkinin de bin tane arızalı durumu var, çok doğal.
devamı
Uyarı. Uzaktan yakından bildiğin gibi değil. Yeni deyimler kazanmak çok zor olmasa gerek. Tek ihtiyacın olan kulağa rahat gelmesi. Varsayımlarımızla yakın ilişki içindeler, çok da seviyeliler. Bir tek ünlü ünsüz uyumları ara sıra tutmuyor. Bir nevi Alfred H. (Hitchcock).
devamı
Uyarı. Bu yazı tüm başganlara. Kahramanımız, istersen sen de kendinmişsin gibi düşün, tüm karizmasına rağmen gene sağı solu dağıtıp, çıkması ayrı, kaçması ayrı zor bir dağın tepesinde, arkasında kendisine ulaşmaya çalışan gıbınla (: mahalle delikanlısından kaçarken, tek olasılığı olan bir planörün peşinden koşuyordur, uzun cümlenin kısası, yakalar, pilotla tekrar dışarı düşer, sonra da pilotsuz uçuruma seyreden planörün peşinden atlar. Önden tek kurtuluş olasılığı olan uçak, peşinden kahramanımız…
devamı