Kendini bulmak zor iş … Hele nerede arayacağını bilmiyorsan daha da zor. Kimimiz bedenlerde bulmaya çalışıyor kendini, kimimiz başka kıtalarda. Ama bilmiyor ki insan yeni bedenler, ülkeler, kıtalar yeni heyecanlar getirse de herbirinde bir parçasını bırakıyor. Tükeniyor zamanla. Bu yüzden zamanla dinginleşmek gerek, denge kurmak, kendini tüketmeden heyecanı bulabilmek. Yoksa şarjı bitmiş Wall-E gibi kalırız ortada.
devamı
Uyarı: Bütün uyarılar geçersiz. Soğuk! Kar ve kış. Nisan’dan sonrası Mayıs oysa, hatta neredeyse Haziran. Düşünmesi bile sıcak. Soğuk diğer yandan buz tanelerine benziyor. Hayır, dışarıda değil, donuyoruz büsbütün. Karlı bir imge beliriyor, buz mavisi her yer. Az sonra donacağız. Çılgınlık bu ya, seni düşünesim geliyor.
devamı
Uyarı: Her zamankinden getir başgann. Dünyadaki en önemli kadın! Albert bunu senin kız arkadaşın için de söylemiş olabilirdi. O zaman yaşayacağın ikilemi düşünsene. Bir tarafta böyle über bir iltifat alan biri senin gibi centilmenden hallice bir dağ adamıyla birlikte. Dünya dediğin şu sağdaki yayladan, sol çaprazdaki ağaçlığın oraya kadar bir yer. Yani sana göre.
devamı
Uyarı: Her zamankinden. Aşk için söylenen her şeye ben de inandım, başgann. Sen de inandın mı? Hayır sen de inansan yenecebiliriz bile karşı takımı (bkz. glikoz şurubu içermeyen yazılar 1).
devamı
Uyarı: Genel mantık bir önceki yazıdan gelendir. FHM gibi oldu başlık. Pek de alakasız oysa. Sevilen müzik grubumuz, tersten yazdım. Biraz farklı düşünelim istedim. Mesela akademide, yayınlanan makalelerde en çok çalışanın adı bir numara, sonra sırayla iki, üç diye gidiyor, ki biraz hassas bir konu. Hayır yapılan işin değerini nasıl ölçmek zaten bir numaralı problem her ne işte olursa olsun, katkının birimi henüz belli değil, sorsan birine, alacağın cevap, bir nev-i şahsına münhasır ekranda sonsuza dönen yuvarlak. Gel, iyisi mi, kapatalım konuyu.
devamı