Uyarı: Sen nasıl istersen, ya da ne ekersen onu biçersin
Elma seni sevmese mesela, ne kaybeder elmalığından? Hiç bir şey kaybetmez. Tam da bu nedenle, insanları sıralayan tariflerin, lafların hepsi yapana geri döner. Karma diye değil. Bahsettiklerin insan olduğu için. Yani düşünebilen, senin anlattıkların ile kendisini karşılaştıran, değerlendiren, ‘dostum çok yanlış anlamışsın’, diyebilecek olup da belki her zaman fırsatı olmayan, insan yani onlar da. Kadın özeline inince, bu da bura gibi erkek perspektifli anlatılarda, onu yabancılaştırıyor. Yani, hep o sana uzak olduğu için dertlendiğin, bir de kültürel kısıtlamalarla iyice yabancılaştığın insanı sen kendin daha da uzaklaştırıyorsun. Sonra da ona kızıyorsun. Sen diyorum da en basitinden en karmaşığına ben de sen de yapıyoruz bunu. Oysa insanlar, sevgi hissedince hassaslaşıyor. Sen de kızınca, uzaklaşıyorsun. Genelde bakarsan da nesne yerine koyduğun her hangi bir ‘diğer insan’ da, içinden, ‘vay arkadaş’, diyor, demek sen beni insan yerine koymuyon (burada biraz İstanbul ağzını kaybetmiş olabilirim, hoş görelim).
Neden yazıyorum biliyor musun? Hani bazen bir şeyler paylaşmak istersin de kimle bilemezsin. Sormak istediklerin vardır ya da. Kime diyeceğini bilemezsin –ikinci kelimeyi seçerken eğlendim kendimce, neyse. Dostum yalnız değiliz. Seni anlayacak, dinleyecek, cevap verecek, akıl danışabileceğin birileri elbette var. Ne var ki, güçlü durmak gerekiyor diye düşünüyorsun. Alay konusu olmak var. Üzülme, herkesin derdi aynı buralarda. Bir de kendin buna inanırsan… Üstün müsün, aşağı mısın, artık tam bir yalan dünyası. Bu da baskı altında yetişen bir kültürde daha da olası.
Kısaca, nesnelliği kaybedeli çok olduğundan, her şey nesneleşiyor.
Zamanı en çok mesaide harcayan bir ülkede, insanların düşünceli olmak için zamanı olabilir. O da, metrobüslerde, dolmuşlarda, metroda yüzlerce insanla beklemeyi paylaşırken, taşıtlar artık nesne olmuş insanları bir yere taşırken… Tek gereken bir bilet alıp içeri geçmen. Kendine bir yer belirle, hareket ederken tutun, ya da koltuk varsa oturmak için, ve az sonra sana suçlayarak bakacak insanlara karşı, vicdanında bir durum değerlendirmesi yap. İş hayatı bundan farklı değil, duygusal hayatlar da. Eğer bir tek duşta özgürsen, aklına en şahane fikirlerin geldiği yer olmasına şaşırmayacaksın.
Düşünmek bir hayal kurmak eylemi. Gel sen, artık insanları sevelim. Neden mi?
‘An apple a day keeps anyone away if you throw it hard enough.’
Gideri olmayan yazılar 7, İstanbul, rs
Basgann’a sor! Biz cevaplayalım…
F: Basgann Facebook Sayfası
T: @basgannasor
M: basgann@basgann.com

-
Evet! Bro'cum çaylak bir Başgann olmak için önemli bir zaman dilimi
-
Unutma, hayatına giren bir sürü insan nefesini kesecek ama birlikte olman